KONU : SGK Başkanlığı yazısına ilişkin beyanlarımızın sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR :
SGK Başkanlığı yazısında;
“…Sigortalının dosyası meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespiti için, .... tarih, .... sayılı yazımız ile Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi Ankara'ya gönderilmiş olup, alman ...... tarih, ..... sayılı yazılarında eksik belgelerin temini bakımından 08.05.2019-13.06.2019-30.01.2020-04.03.2020 tarihli yazılarımızla sigortalıya davetiye çıkartılmış olup, şahsın tanınmadığı diye şerhi düşülerek yazılarımız iade edilmiştir. Adı geçen sigortalının vekili, Av. .....'e 14.11.2019 tarihli yazımız ile sigortalı hakkında bilgi verilmiş, 22. 11.2019 tarihinde kendisine tebliğ edildiği halde sigortalı Kurumumuza müracaatta bulunmamıştır. Bu nedenle maluliyet işlemleri tamamlanamamıştır.
Daha sonra sigortalı 11.03.2021 tarihinde Kurumumuza müracaat ederek ...... Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevki sağlanmıştır. Sigortalının dosyası 03.06.2021 tarihli yazımız ile meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespiti için Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi/ Ankara'ya gönderilmiş olup, alınan 30.06.2021 tarih, ....... sayılı sağlık kurulu kararında adı geçen sigortalının sürekli iş göremezlik derecesi %0 olduğu tespit edilmiştir…”
İfadelerine yer verilmiştir.
4857 SAYILI İŞ KANUNU VE 4447 SAYILI İŞSİZLİK SİGORTASI KANUNU YÖNÜNDEN:
16.04.2020 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7244 Sayılı Kanunun 9. Maddesi ile 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 10 – Bu Kanunun kapsamında olup olmadığına bakılmaksızın her türlü iş veya hizmet sözleşmesi, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay süreyle 25 inci maddenin birinci fıkrasının (II) numaralı bendinde ve diğer kanunların ilgili hükümlerinde yer alan ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler dışında işveren tarafından feshedilemez.
Bu madde hükümlerine aykırı olarak iş sözleşmesini fesheden işveren veya işveren vekiline, sözleşmesi feshedilen her işçi için fiilin işlendiği tarihteki aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası verilir.
Cumhurbaşkanı birinci ve ikinci fıkrada yer alan üç aylık süreleri altı aya kadar uzatmaya yetkilidir.”
Tüm Dünya’da hızla yayılmaya devam eden ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından 09.03.2020 tarihli rapor ile “Pandemi” olarak kabul edilen COVİD-19 virüsü,ekonomik ve sosyal hayat başta olmak üzere pek çok sektörü olumsuz yönde etkilemiştir.
Yapılan incelemeler COVID-19'un insanlar arasında yakın temas ve damlacıklarla bulaştığını kanıtlamaktadır. Bu nedenle birçok ülke salgının önüne geçebilmek adına insanları sosyal mesafe kurallarına dikkat etmeye çağırmakta hatta ve hatta sokağa çıkma yasağı gibi katı önlemler almaktadır.
Tartışmasız bu süreçten en çok etkilenen meslek gruplarının başında sağlık çalışanları yer almaktadır.Hastalığa yakalanma riski en yüksek olanlar hastayla teması olan ve hasta bakımı yapmak durumunda kalan sağlık çalışanlarıdır.Vakıa sayısının her geçen gün artması ile birlikte aralıksız şekilde mesai yapan sağlık çalışanları enfekte olma riski ile karşı karşıyadır.
Tabipler Odası tarafından yapılan güncel açıklamalarda ülkemizde Covid-19 testi pozitif çıkan sağlık çalışanı sayısının yalnızca İstanbul için en az bin olduğu ifade edilmiş, Sağlık Bakanlığı tarafındanverilen resmi sayılarda ise 601 sağlık çalışanın Covid-19 testi pozitif çıkmıştır.
Peki sağlık çalışanlarının virüse yakalanması halinde durum nasıl değerlendirilecektir?
Tüm dünyada Corona Virüs (Covid-19) olarak bilinen bulaşıcı solunum yolu hastalığının hayatımıza girmesi ile gerek ülkemizde gerekse tüm Dünya’da ekonomik ve sosyolojik olarak çeşitli sorunlarortaya çıkmaya başlamıştır.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından hazırlanan 09.03.2020 tarihli rapor sonucu salgının küresel risk seviyesi “yüksekten” çok yüksek seviyeye çıkararak Covid-19 “Pandemi” ilan edilmiştir.
Virüsün yayılma şiddeti ve geç alınan önlemler başta İtalya olmak üzere birçok ülkede hastalığın geniş kitlelere yayılmasına ve ölüm vakıalarında artışa sebep olmuştur.
Tüm bu olumsuz sonuçların önüne geçmek ve virüsün yayılma hızını engellemek adına hükümetler sokağa çıkma yasağı gibi katı tedbirler almaya mecbur kalmıştır.
Ülkemizde de alınan tedbirler kapsamında ilk olarak 22.03.2020 tarihli İçişleri Bakanlığının genelgesi ile 65 Yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olanlara sokağa çıkma yasağı getirilmiş ardından 03.04.2020 tarihinde yayınlanan genelge ile 01.01.2000 tarihinden sonra doğmuş olanların sokağa çıkmaları yasaklanmıştır.
Ancak 05.04.2020 tarihinde yayınlanan ek genelge ile 20 yaş ve altı için ayrı bir düzenlemeye gidilerek çalışanlar muaf tutulmuştur. Bu yazımızda muaf tutulmayan işçiler yönünden değerlendirme yapılacaktır.
Tüm dünyada Corona Virüs (Covid-19) olarak bilinen solunum yolu bulaşıcı hastalığı, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) 9 Mart 2020 tarihli raporuna göre 100’den fazla ülkede 109 bin teyit edilmiş küresel vakayla kayıtlara geçmiştir. DSÖ tarafından, Corona Virüs için 2 Mart 2020 tarihinde küresel risk seviyesini "yüksekten", "çok yüksek" seviyesine çıkarılmış, ayrıca “Uluslararası Kamu Sağlığı Acil Durumu” ilan edilmiştir.
Ülkemizde de hızla yayılan bulaşıcı hastalık bir takım sorunları da beraberinde getirerek çalışma hayatını özellikle de işçi işveren ilişkilerini yakından etkilemiştir.
Bu yazımızda hastalık sonrası çalışma hayatında işçi-işveren ilişkisine ilişkin en çok merak edilen sorular Kanun, Yönetmelikler ve Yargıtay kararları ışığında incelenecektir.