Beyan

28102021

Geçirdiği İş kazası Sonucunda Maluliyeti %0 Olduğu Halde Yargılamayı Uzatan İşçi Hakkındaki Beyanımız

Dosya Kategorisi Beyan

KONU        : SGK Başkanlığı yazısına ilişkin beyanlarımızın sunulmasıdır.

 

AÇIKLAMALAR   :

 

SGK Başkanlığı yazısında;

“…Sigortalının dosyası meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespiti için, .... tarih, .... sayılı yazımız ile Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi Ankara'ya gönderilmiş olup, alman ...... tarih, ..... sayılı yazılarında eksik belgelerin temini bakımından 08.05.2019-13.06.2019-30.01.2020-04.03.2020 tarihli yazılarımızla sigortalıya davetiye çıkartılmış olup, şahsın tanınmadığı diye şerhi düşülerek yazılarımız iade edilmiştir. Adı geçen sigortalının vekili, Av. .....'e 14.11.2019 tarihli yazımız ile sigortalı hakkında bilgi verilmiş, 22. 11.2019 tarihinde kendisine tebliğ edildiği halde sigortalı Kurumumuza müracaatta bulunmamıştır. Bu nedenle maluliyet işlemleri tamamlanamamıştır.

Daha sonra sigortalı 11.03.2021 tarihinde Kurumumuza müracaat ederek ...... Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevki sağlanmıştır. Sigortalının dosyası 03.06.2021 tarihli yazımız ile meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespiti için Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi/ Ankara'ya gönderilmiş olup, alınan 30.06.2021 tarih, ....... sayılı sağlık kurulu kararında adı geçen sigortalının sürekli iş göremezlik derecesi %0 olduğu tespit edilmiştir…”

İfadelerine yer verilmiştir.

SGK Başkanlığı tarafından gönderilen bu yazıda belirtilen hususlar davacının gerçek niyetini hiçbir kuşkuya mahal kalmayacak şekilde ortaya çıkarmıştır. Şöyle ki;

Huzurdaki dava 12.02.2019 tarihinde ihtiyati tedbir istemli olarak açılmıştır. Mahkemenizin 15.04.2019 Tarihli kararında bu istem ihtiyati haciz istemi olarak kabul edilerek ihtiyati haciz kararı verilmiştir.

Aradan geçen süreçte ise mahkeme tarafından defalarca SGK Başkanlığından davacının maluliyet ve tahkikat sonucunun sorulmasına karar verilmiştir. Ancak davacı ve vekiline ayrı ayrı yapılan tebligat ve bildirimlere rağmen davacı zahmet edip SGK başkanlığına başvurmadığı için SGK tarafından her seferinde davacıya ulaşılamadığı bu nedenle de maluliyet ve tahkikatın sonuçlandırılamadığı bildirilmiştir.

Oysa ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. (HMK m.190 )

Aradan geçen iki yılı aşkın süre sonra davacı (11.03.2021 tarihinde) nihayet  SGK başkanlığına başvurmuş ve maluliyeti yüzde %0 olarak tespit edilmiştir.

Davacının geçirdiği kaza nedeniyle mahkemeye erişim hakkı tabiki vardır. Yapılacak yargılama sonucunda çıkacak sonuca kendisi katlanacaktır. Ancak herkes, kendine verilen haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Burada ince bir çizgi vardır, çünkü davacının mahkemeye erişim hakkı olduğu kadar müvekkil şirketinde lekelenmeme hakkı vardır.

“…Hukuk, toplumsal iyiliği amaçlar. İş Hukuku da bu genel amaca yönelmekle beraber özel olarak toplumda adil bir çalışma düzeninin kurulmasını hedeflemektedir. Dolayısıyla İş Hukukunun doğması ve gelişmesindeki temel sebep iş sözleşmesi kapsamındaki iş ilişkilerinde daha güçsüz konumda olan işçilerin korunması gayesidir. (Aktaş Sururi, "Hukukta Yorum Çabaları", Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C:15, S.3-4.)…”

Mahkemeniz tarafından olaya bu yaklaşımla bakılmıştır. Bu nedenle ihtiyati haciz kararı verilmiş SGK başkanlığına birçok kez tekit yazılmıştır.

Ancak işçi yararına yorum ilkesi sınırsız ve mutlak şekilde uygulanmaz. Aksi durumda toplumda kaos ortamı vuku bulacaktır. Davacı da kendisine iyi niyetle toplumsal eşitlik için sağlanan bu korumayı kötü niyetle kullanmıştır. Çünkü insanı en iyi kendisi tanır, bu nedenle de makul, fiilinin neticesini bilen, orta zekalı her insan geçirdiği kaza nedeniyle maluliyeti olup olmadığını bilebilecektir.

Davacının iki yılı aşkın süre boyunca yargılamayı sürüncemede bırakması kötü niyetinin en açık göstergesidir.

......

Müvekkil şirket, çalışanlarının her zaman yanında olup özlük haklarını titizlikle takip etmektedir.

Dosya kapsamında verilen ihtiyati haciz kararı ve dosyanın sürüncemede kalması da müvekkil şirketin ticari itibarını zedelemiştir/zedelemektedir.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 329. Maddesinde;

“…1) Kötü niyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan taraf, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir. Vekâlet ücretinin miktarı hakkında uyuşmazlık çıkması veya mahkemece miktarının fahiş bulunması hâlinde, bu miktar doğrudan mahkemece takdir olunur.

 

(2) Kötü niyet sahibi davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan taraf, bundan başka beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezası ile mahkûm edilebilir. Bu hâllere vekil sebebiyet vermiş ise disiplin para cezası vekil hakkında uygulanır….”

 

Hükmü,

 

492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun “Celse harçlarında mükellef” başlıklı 12. Maddesinde;

 

“…Madde 12; Hukuk ve ticaret mahkemelerinde celse harcı, muhakeme tarafların talep ve muvafakatleri üzerine talik edilmiş ise taraflardan ve evvelce yapılması mümkün olan bir işlemin yapılmamış olmasından dolayı talik edilmişse, talike sebebiyet veren taraftan alınır…”

 

Hükmü mevcuttur.

 

Tüm bu nedenlerle davacıya disiplin para cezası verilmesi ve celse harcı yükletilmesi gerekmektedir. Ayrıca müvekkil şirketin ticari itibarının daha fazla zedelenmemesi için dosya kapsamında verilen ihtiyati haciz kararının da kaldırılması gerekmektedir.

 

 

SONUÇ      Yukarıda kısaca arz ve izah ettiğimiz nedenlerle, dosya kapsamında verilen 15.04.2019 tarihli ihtiyati haciz kararının KALDIRILMASINA, davacıya disiplin para cezası VERİLMESİNE, celse harcı YÜKLETİLMESİNE, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın REDDİNE, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa YÜKLETİLMESİNE karar verilmesini saygı ile vekaleten dilerim

Davalı  Vekili

Av. Canan CEYRAN BEKTAŞOĞLU