TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ İSTANBUL 36. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR
Esas No : 2012/134 E.
Karar No : 2013/8 K.
Hakim : A……
Katip : M….
DAVACI : T…..
Vekili : Av. Canan Ceyran
Davalılar : 1-B…….
Vekili : Av.S
2-A….
Vekili : Av.C……
Dava : ALACAK
Dava Tarihi : 04.06.2012
Karar Tarihi : 07.02.2013
Yazım Tarihi : 20.02.2013
Mahkememizde görülmekte bulunan alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait A……… de ki iş yerinde kullanılan elektrik tüketiminde tahakküm özel elektrik dağıtım şirketi olan A… tarafından gerçekleştirildiğini, faturalarda Kayıp/Kaçak bedeli olarak tahsil edilen paranın B…..’a adı geçen şirketçe verildiğini, söz konusu bedelin bir hizmet karşılığı olmadığını, dağıtım şirketlerinin alt yapı noksanları nedeniyle kaçak kullanımdan doğan zararın dürüst aboneye yansıtılmasının ağır hizmet kusuru olduğunu, kaçak oranlarının bölgelere göre değiştiğini, K/K bedelinin her faturaya yaklaşık %15 oranında yansıtıldığını, 31.01.2011 tarihli fatura gereğince ödenen K/K bedelinin 2.650,33-TL, 28.02.2011 tarihli fatura gereğince ödenen bedelin ise 2.474,35-TL olduğunu, yapılan tahsilatın haksız olduğunu, EPDK kararının hukuki olmadığını beyanla müvekkili şirket tarafından ödenen toplam 5.124,68-TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı A….. vekili cevap dilekçesinde özetle ; EPDK tarafından konuya ilişkin yapılan 07.12.2011 tarihli duyuruda belirtildiği üzere, kurul kararının düzenleyici bir işlem olarak tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcı nitelikte olduğunu ve dağıtım şirketlerinin de bu karara aykırı işlemde bulunmalarının mümkün olmadığını, Enerji Piyasası Kanunu’nun Dava Hakkı başlıklı 12.maddesinde, Kurul kararlarının iptali için açılacak davaların Danıştay’da görüleceğinin hüküm altına alındığını, bu itibarla müvekkiline husumet yöneltilmesinin doğru olmadığını, keza yargı yolu itirazında bulunduklarını, EPDK kararlarına uymakla yükümlü olduklarını ve B…..nin talebi doğrultusunda tarifelerde K/K bedelini faturaya yansıtmak zorunda olduklarını, söz konusu bedeli talep etmeme hak ve yetkisi bulunmadığını, husumet yöneltilemeyeceğini, EPDK kararlarına karşı Danıştay da dava açılması gerektiğini ve Kurul kararı iptal edilmediği sürece kayıp kaçak bedelinin müvekkilinden talep edilemeyeceğini, faturada perakende satış bedelinin içinde yer alan kayıp kaçak bedelinin maliyet kalemi ayrıştırması sonucu faturalarda gösterildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; talebe konu kayıp/kaçak bedelinin Elektrik Piyasası kanunu, tarifeler yönetmeliği ve Elektrik Piyasası Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ hükümleri gereğince tahakkuk ettirildiğini, bu konuda Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun yetkili olduğunu, davanın da Danıştay da görülmesi gerektiğini, davanın husumet yönünden de reddi gerektiğini, Perakende ve dağıtım lisansı sahibi şirketlerin elektrik piyasasındaki faaliyetleri kapsamında uygulayacakları/uygulanan tarifelere ilişkin hususların anılan 4628 sayılı Kanun ve adı geçen yönetmelikler ile tebliğler kapsamında ve EPDK Kurul Kararları ile düzenlendiğini, 4628 Sayılı Kanun 13-a maddesi gereğince tarifelere ilişkin olarak, fiyat yapısı içerisinde söz konusu tüzel kişinin piyasa faaliyetleri ile doğrudan ilişkili olmayan hiçbir unsurun yer alamayacağı, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği 21. Maddesinde de tarife önerisindeki fiyat yapısı içerisinde, tarifeleri düzenlemeye tabi tüzel kişilerin piyasa faaliyetleri ile doğrudan ilişkili olmayan Hiçbir unsurun yer alamayacağı ve Kurum tarafından onaylanmış bir tarifenin fiyat yapısına hiçbir surette müdahale edilemeyeceği hükmünün yer aldığını, anılan Kanun 13-a maddesinde ayrıca kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartlarının bu tarifelere tabi tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağının ifade edildiğini, kayıp/kaçak bedeli olarak adlandırılan kavramda dahil olmak üzere tüm kavramların Kurul tarafından tanımlandığını ve bu şekilde uygulamaya konulduğunu, bu işlemin 13-a maddesi kapsamında herkesi bağlayıcı nitelik arz ettiğini, keza esas yönünden de kayıp/kaçak bedeli ile sadece kaçak elektrik kullanımının değil enerji sisteminde dağıtımda oluşan kaybında dikkate alındığını beyanla davanın görev, husumet ve zamanaşımı yönlerinden reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı İstanbul 5. Tüketici mahkemesi 2011/650 Esas, 2012/103 Karar sayılı ilamı ile davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle, görevsizlik kararı vermiş ve dosya süresinde yapılan talep üzerine mahkememize intikal etmiştir.
Elektrik abonesi olan davacı şirket, faturalarda kayıp-kaçak(K/K) bedeli olarak yer alan ve kendisinden alınan miktarın davalı davalı dağıtım şirketlerinden faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmektedir.
İlgili mevzuat kapsamında yapılan tanımlamalar ve düzenlemelere göre; Elektrik enerjisinin satın alma maliyetinin, tüketilecek enerjinin, enerji kaynağına göre üretilmesi için oluşan maliyeti ifade ederken, üretim maliyeti yanında elektrik enerjisinin tüketiciye ulaştırılması, tüketici sayacına kadar naklinin sağlanmasının da başka bir maliyeti ifade etmekte olduğu anlaşılmaktadır. Bu nokta da hemen vurgulanması gereken bir hususta; kayıp/kaçak bedeli olarak adlandırılan bu kavramın sadece, kaçak elektrik kullanımını ifade etmediği hususudur. Bu kavram toplam üretim miktarı ile dağıtım sistemi üzerindeki nakil esnasında bir çok teknik kavramla açıklanabilecek olan kaybolan enerji miktarını, başka bir ifadeyle, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı da gösterdiği anlaşılmaktadır.
İfade olunan bu kavramlar ışığında dava konusu talep değerlendirildiğinde; Davalı şirketler elektrik dağıtım şirketleri olup, perakende ve lisans sahibidir. Elektrik dağıtım şirketlerince uygulanacak tarifeler, bu şirketler tarafından belirlenmemekte ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve bu Kanun kapsamında yürürlüğe konulan yönetmelikler ile Enerji Piyasası Denetleme Kurulunca, kanunun verdiği yetki kapsamında çıkartılan tebliğ hükümlerine göre oluşturulmaktadır. Bu kapsamda anılan 4628 Sayılı Kanun 13-a maddesinde; fiyat yapısı içerisinde, söz konusu tüzel kişinin piyasa faaliyetleri ile doğrudan ilişkili olmayan hiçbir unsurun yer alamayacağı, keza Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartlarının, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı ve yine Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 21. Maddesinde de; tarife önerisindeki fiyat yapısı içerisinde, tarifeleri düzenlemeye tabi tüzel kişilerin piyasa faaliyetleri ile doğrudan ilişkili olmayan hiçbir unsurun yer alamayacağı ve Kurum tarafından onaylanmış olan tarifenin fiyat yapısına hiçbir surette müdahale edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
EPDK tarafından onaylanarak yürürlüğe giren tarifelerin mevzuat kapsamında dağıtım şirketlerince aynen uygulanması yasal bir zorunluluktur. EPDK tarafından tarifelerin oluşturulmasına esas tüm kalemler (Kayıp/Kaçak bedeli ve bunun yıllar itibarıyla giderek azalan oranlar üzerinden belirlenmesi yöntemleri de dahil olmak üzere) belirlenerek tarifelere de yansıtılmıştır. Öyle ki Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ 4.maddesinde ( Gelir düzenlenmesinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişilerin dağıtım lisanslarına aşağıdaki parametrelerin derç edileceği belirtilerek, … her tarife dönemi için belirlenen kayıp-kaçak hedefleri… hükmüne yer verilmiştir. Keza Gelir ve Tarife Düzenlemesi Kapsamında Düzenlemeye Tabi Unsurlar ve Raporlamaya İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğin 19.maddesinde de aynı hususa yer verilmiş bulunmaktadır. Bu düzenlemeler doğrultusunda da EPDK tarafından 16.12.2010 tarih ve 2932 sayılı Kurul Kararıyla 2011-2015 yılı dönemini kapsayan ikinci uygulama dönemi için tüm dağıtım şirketleri bakımından kayıp-kaçak hedefleri belirlenmiş, 28.12.2010 tarih ve 2977-2998 sayılı Kurul Kararlarıyla da dağıtım şirketlerinin bölgelerde uygulayacağı hedef kayıp-kaçak oranları onaylanarak, 2999 sayılı Kurul Kararı ile de uygulamaya girmiştir.
Keza, 4628 sayılı Kanun’un, Dava Hakkı başlıklı 12.maddesinde (idari para cezaları dahil, Kurul tarafından alınan bütün Kararlara karşı açılan iptal davaları ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülür..) hükmünü amirdir. Yukarda yapılan açıklamalardan da görüleceği üzere, davalı dağıtım şirketi, EPDK tarafından 4628 sayılı Kanun ve buna dayalı olarak çıkartılan ikincil mevzuat kapsamında tayin ve uygulamaya koyduğu kararlara istinaden işlem yapmak zorunda bulunan lisans sahibi şirket konumunda olup, mevzuatta yer verilen bu düzenlemelere aykırı tarife tesis etmesi ve bunu uygulaması, 4628 sayılı Kanun 13-a, Yönetmeliğin 21.maddesi hükümlerine göre, mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenlerle davanın, kayıp-kaçak bedellerinin tespiti ile bu bedelin tarifelere alınmasına ilişkin bulunan kurul kararlarına karşı ve 4628 sayılı Kanun’un yukarıda belirtilen 12.maddesine göre açılması gerekmekte olup, bu kararlar yürürlüğünü devam ettirirken, bu tarifeleri uygulamak zorunda bulunan davalı şirketlere husumet yöneltilmesi mümkün değildir. Açıklanan tüm bu nedenlerle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerde;
1-Davanın Pasif Husumet Yokluğu nedeniyle reddine,
2-Alınması gerekli 24,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 76,15 TL’den düşümü ile kalan 51,85 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı yana iadesine,
3-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 1.320,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı taraflara ödenmesine,
4-Davalı A… tarafından yapılan pul ve tebligat giderleri toplam 15,20 TL yargılama giderinin davacı taraftan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
5-Davalı B…. Tarafından yapılan pul ve tebligat giderleri toplam 11,20 TL yargılama giderinin davacı taraftan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzünde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07.02.2013